Haber

Diyarbakır’da 3. göç travması

Son dönemde ilk göçünü 1990’larda köylerin boşaltılmasıyla, ikinci göçünü ise 2016’da Sur çatışmalarında yaşayan Diyarbakır, şimdi de sarsıntılı bir göçle karşı karşıya. 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki Maraş depremlerinin vurduğu Diyarbakır’da yıkılan 6 binanın enkazında 409 kişi hayatını kaybetti. Hasarı tespit edilen binalardan 1.803’ü orta hasarlı, 1.620’si ağır hasarlıdır. Binalardan 42’si yıkıldı, derhal yıkım kararı verilen bina sayısı ise 71. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün hasar tespit çalışmalarının yanı sıra hasar gören evlerden kaçış çalışmaları sürüyor.

30 YILDA 3 GÖÇ

Amidahaber’de yer alan habere göre, 2016 yılında yaşanan hendek olayları nedeniyle Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nden 40 bin kişi göç ederek Bağlar ve Şehitler bölgesine yerleşti. Çatışmada Sur yıkıldığı için depremde ağır hasar gören birden fazla bina Bağlar bölgesinde bulunuyordu. 1990’larda köyünden, 2016’da Sur’dan göç ederek 400 bin nüfusuyla Diyarbakır’ın en büyük ilçelerinden biri olan Bağlar’a yerleşen binlerce kişi şimdi üçüncü kez göçe maruz kalıyor.

‘KONUTA VE KONUTA İHTİYACI VAR’

Amida Haber’e konuşan Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Rüstem Erkan, sarsıntı göçünün “zorunlu göç” olması bakımından 1990’lardaki göçe benzediğini söyledi. 90’lı yıllardaki göçün kalıcı olduğuna işaret eden Erkan, “Depremdeki göç kalıcı olmayacak. Daha çok kentsel hareketlilik şeklinde kendini gösteriyor” dedi. Diyarbakır’ın konut stokunun sağlıksız olduğu Bağlar bölgesinden diğer ilçe ve köylere önemli bir göç dalgasının başladığına dikkati çeken Erkan, “Göçmenlerin değerli bir kısmı da akrabalarının yanına giden insanlar. Daha fazla dini konut. Bir kısmı da yanlışlıkla kırsal kesime gidiyor. Ancak hem köylerde hem de şehir merkezinde hareketliliğe neden olan insanların büyük çoğunluğu gittikleri yerlerde kalıcı olamayacak. Bunun için acilen barınma ve barınma ihtiyaçları var.”

YALANLARA DİKKAT…

Deprem evlerinin bulundukları alan dışında bir yere yapılmasının kent merkezini önemli ölçüde değiştireceğine ve bunun bir “çöküntü” yaratacağına işaret eden Erkan, şöyle konuştu: “Diyarbakır’ın eski merkezi Sur, büyük ölçüde boşaltıldı. kapsam. Yenişehir aslında kendi içini boşalttı. Boşalan alanlarda bir çöküntü alanı oluştu. Çöküntü alanı dediğimizde sosyolojinin mimariden aldığı bir kavramdır. Binanın çökmesinden bahsetmiyoruz, sosyo-ekonomik bir çöküşten bahsediyoruz. İnsanları insanlıktan çıkarmak veya insan yoğunluğunu azaltmak yerine, depremin yıktığı yerlerde yerinde dönüşüm yapılmalıdır. Yenişehir ve Bağlar sınırları içinde yeni konutların yapılmasının kentin dokusunun korunması açısından değerli olduğunu düşünüyorum.”

1990’lı yılların ardından 2016 yılında yaşanan göçe dikkat çeken Erkan, şöyle devam etti: “Bir nesil 2-3 kez göçe maruz kaldı. Göç travması sadece yaşayan nesilde kalmıyor. Psikoloji araştırmalarına göre o dönemi yaşamamış çocuklara da bulaşıyor. Uzun süren bir travma. 90’lardaki göç gibi burada da bir deprem göç travması olacak. Şu anda buna maruz kalan insanlara ciddi ekonomik, sosyal ve psikolojik destek verilmesi gerekiyor.” (HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu